Filistin Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısıyla “insan hakları, deniz hukuku sözleşmeleri ve filoya katılanların kişilik haklarını ihlal ettiği” belirtildi.
Filistin’in Küresel Sumud Filosu’nda bulunan 470 katılımcısının güvenliğinden “ciddi endişe duyduğu” vurgulanan açıklamada, “Soykırım altında ablukaya maruz kalan, aç bırakılan ve bombalananlara insani yardım götüren bu kişilerin güvenliğinden ve sağlığından İsrail’in sorumlu olduğu” kaydedildi.
Açıklamada, “Küresel Sumud Filosu, barışçıl ve sivil bir girişim olarak Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail’in insanlık dışı ve gayrimeşru ablukasını kırmayı ve uluslararası hukuk çerçevesinde İsrail’in aç bırakma ve soykırım politikasına son vermeyi amaçlamaktadır.” ifadelerine yer verildi.
İsrail’in Filistin’i işgalinin Uluslararası Adalet Divanı tarafından yasa dışı olduğu yönünde aldığı kararın hatırlatıldığı açıklamada, İsrail’in “Filistin kara sularında hiçbir yetkisi ve otoritesinin bulunmadığı, kara sularının Gazze’den uluslararası sulara ulaştığı” aktarıldı.
Açıklamada, Küresel Sumud Filosu’nun uluslararası sulardan serbest geçiş hakkına sahip olduğu, İsrail’in “uluslararası hukuk tarafından tanınan seyrüsefer serbestisine müdahale etmemesi gerektiği” vurgulandı.
Filistin, Küresel Sumud Filosu’na katılanlara ilişkin açıklamada, “Cesaretli katılımcıları ve İsrail’in ablukasını kırma, soykırımına son verme konusundaki kararlılıklarını takdir ederken, uluslararası toplumu onlara koruma sağlamaya çağırıyoruz.” denildi.
BM
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan, İsrail’in, Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısının, Gazze Şeridi’ndeki hukuka aykırı ablukayı daha da derinleştirdiğini bildirdi.
Al-Kheetan, AA muhabirinin, “İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak için Gazze’ye doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nu çevreleyen İsrail donanma birlikleri, gemilere saldırdı. Küresel Sumud Filosu’nun aktardığına göre, Gazze’ye giden gemiler İsrail tarafından saldırıya uğradı. Farklı ülkelerden çok sayıda aktivist alıkonuldu ve kendilerinden haber alınamıyor. BM olarak bu duruma tepkiniz nedir? İsrail’i kınıyor musunuz? İsrail’e çağrınız nedir?” sorusunu yazılı yanıtladı.
“İsrail’in Gazze’ye doğru seyreden silahsız sivil gemilere uluslararası sularda yaptığı (saldırı) müdahale, Gazze Şeridi’ndeki hukuka aykırı ablukayı daha da derinleştiriyor.” ifadelerini kullanan Al-Kheetan, işgalci güç olarak İsrail’in, tüm imkanlarla Gazze halkına gıda ve tıbbi malzeme sağlaması gerektiğini kaydetti.
Al-Kheetan, İsrail’in, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Ocak 2024’te emrettiği gibi, hızlı ve engelsiz bir şekilde sunulan tarafsız insani yardım programlarını kabul etmesi ve kolaylaştırması gerektiğini belirtti.
Sözcü Al-Kheetan, “(Saldırılar) Müdahalelerin ardından İsrail yetkililerini, alıkonulan tüm insanların haklarına tam olarak saygı göstermeye, tedavi ve gözaltı koşullarının uluslararası hukuka tam olarak uygun olmasını sağlamaya ve alıkonulmalarının yasallığına gecikmeden itiraz etme hakkı da dahil tüm yasal süreç garantilerine saygı gösterme çağrısında bulunuyoruz.” ifadelerini kullandı.
AB
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun kriz hazırlığından sorumlu sözcüsü Eva Hrncirova, AB Komisyonu’nun günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Akdeniz’deki gelişmeleri ve filonun güzergahını yakından takip ettiklerini aktaran Hrncirova, “Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasında karşılaşılan zorlukların farkındayız. Bu çerçevede İsrail ve üye devletlerle düzenli temas halindeyiz ve yardımların Gazze Şeridi’ne hızlı ve engelsiz şekilde ulaştırılması yönünde sürekli çağrıda bulunuyoruz.” dedi.
Hrncirova, filodaki kişilerin insani sorumluluk bilincine de saygı duyduklarını kaydederek, bu kişilerin, Gazze’ye insani yardım ulaştırılmasındaki sorunlara dikkat çekmek istediklerini ve bunu yapma hakları olduğunu dile getirdi.
Bu tür aktivizmin AB’nin değerlerinin temel taşlarından birine dayandığını kaydeden Hrncirova, “Ancak her şeyden önce uluslararası insancıl hukuk ile uluslararası deniz hukuku ve uluslararası sularda seyir hukukuna da riayet edilmesi gerekir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, filoya yönelik her türlü saldırıyı, insansız hava aracı saldırılarını veya el koyma girişimlerini kınıyoruz. Bu kişileri de destekliyoruz, çünkü esasen onların amacı da bizimle aynıdır: Gazze’deki insanların çektiği acıları sona erdirmek için yardımların mümkün olan en kısa sürede ulaştırılması.” diye konuştu.
Hrncirova, gazetecilerin ısrarla AB’nin İsrail’in dünkü saldırılarını kınayıp kınamadığına ilişkin sorularına ise “Gazze konusunda da her zaman vurguladığımız gibi, uluslararası insancıl hukuka riayet edilmesi gerekir. Bu durum uluslararası deniz seyrüsefer hukuku için de geçerlidir.” cevabını vermekle yetindi.
Filoya katılan kişilerin korunmasının ulusal makamların sorumluluğunda olduğuna da işaret eden Hrncirova, AB’ye herhangi bir yardım talebi gelmediğini ve filo katılımcılarıyla da temasları olmadığını söyledi.
Hrncirova, AB Komisyonunun Akdeniz’e gemi gönderip filoyu korumaya ya da bu kişilere fiilen koruma sağlamaya yönelik herhangi bir askeri imkanı veya aracı bulunmadığını da bildirdi.
Belçika
Belçika Dışişleri Bakanı Maxime Prevot, İsrail’in filoya saldırısı hakkında ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, önceliklerinin filodaki Belçika vatandaşlarının güvenliğinin sağlanması ve kısa sürede ülkelerine dönmesi olduğunu belirterek Dışişleri Bakanlığının bu konuda çalışmalara başladığını aktardı.
İsrail’i deniz hukuku dahil uluslararası hukuka saygı göstermeye çağıran Prevot, “Belçika, bu filoya katılanlara yönelik riski vurgulamış ve amaçlarının asil olmasına rağmen herhangi bir tehlikeden kaçınmaları için onlara çağrıda bulunmuştu.” ifadesini kullandı.
Prevot, Gazze halkına engelsiz insani yardım erişimi sağlanmasına yönelik diplomatik çabaları sürdüreceğini bildirdi.
Belçika, İsrail Büyükelçisi’ni Bakanlığa çağırdı
Prevot, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan, İsrail’in ablukayı kırmak ve Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yol alan Küresel Sumud Filosu’na saldırısıyla ilgili açıklama yaptı.
Alıkonulanlar arasında 7 vatandaşının bulunduğunu belirten Prevot, onların en kısa sürede ülkelerine dönebilmelerinin öncelik taşıdığını vurguladı.
Prevot, Belçika vatandaşlarının Aşdod (Usdud) Limanı’na götürüldükten sonra gözaltı merkezine nakledileceğini ve kendilerine en hızlı şekilde konsolosluk desteği verileceğinin altını çizdi.
Bakan Prevot, “Geçtiğimiz hafta ofisimizde vatandaşlarımızın terörist olarak etiketlenmesinin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğu konusunda uyarılan İsrail Büyükelçisi’ni, uluslararası sulara müdahalesi açıkça ciddi endişelere yol açan İsrail’den bir açıklama almak üzere çağırdım.” ifadesini kullandı.
Belçika Dışişleri Bakanı Prevot, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki bu tür riskler, Gazze’ye uygulanan kabul edilemez insani ablukayı kırmaya yetmeyecektir. Bu konuda ilerleme sağlanması, diplomatik yollarla ve İsrail’e karşı hükümetimizin aldığı yaptırımlar gibi adımlarla mümkün olacaktır.”
İspanya
İspanya Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “İspanya, İspanyol vatandaşlarının fiziksel bütünlüğüne ve haklarına saygı gösterilmesini talep ediyor. Küresel Sumud Filosu, barışçıl ve insani bir sivil toplum girişimidir.” ifadelerini kullandı.
Bakanlık bünyesinde Küresel Sumud Filosu için daimi izleme birimi oluşturulduğu, Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares’in filodaki diğer vatandaşların bağlı olduğu ülkelerdeki mevkidaşlarıyla telefon görüşmeleri yaptığı belirtilen açıklamada, İspanyol vatandaşlarına her türlü diplomatik ve konsolosluk korumasını sağlamak için tam bir seferberlik içinde çalışıldığı kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, “İspanya, Gazze’deki savaşın sona ermesini, büyük çaplı insani yardım akışını, tüm İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını ve iki devletli çözümün uygulanmasını talep etmeye devam edecektir: Filistin ve İsrail, barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayacaktır.” ifadelerine yer verildi.
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı Sumar ittifakı, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısını kınayarak, “Bu barbarlığa karşı sessiz kalmak suç ortaklığıdır, özgür bir Filistin için” sloganıyla halkı 2 Ekim’de İsrail’e karşı gösteri yapmaya davet etti.
İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares de İspanya devlet televizyonu RTVE’ye verdiği demeçte, Küresel Sumud Filosu’nda 65 İspanyol’un olduğunu söyledi.
İsrail’in filoya saldırısında yasa dışı alıkoyduğu İspanyol vatandaşlarına ilişkin, ellerinde net sayının olmadığını kaydeden Albares, “Filonun üyeleri İsrail’e hiçbir tehdit teşkil etmiyorlar, yasa dışı herhangi bir eylem gerçekleştirecek hiçbir düşmanlıkları da yok. Bu yüzden kesinlikle hiçbir şeyle suçlanmamalılar. Şu anda öncelik, uluslararası sularda masum bir şekilde geçiş haklarını kullandıklarından derhal serbest bırakılmalılar ve İspanya’ya dönmeleridir.” ifadelerini kullandı.
İspanya Dışişleri Bakanı, filodaki İspanyol vatandaşlarını kastederek “Onlara karşı haksız ve asılsız suçlamaları kabul etmeyeceğim.” dedi.
Filodaki İspanyolların “yalnızca dayanışma içinde olan barışçıl vatandaşlar olduğunu” belirten Albares, tam diplomatik ve konsolosluk korumasına sahip olduklarını vurguladı.
Albares, İsrail’in Madrid Maslahatgüzarı’nın da İsrail’in saldırısıyla ilgili nota verilmek üzere Bakanlığa çağrıldığını açıkladı.
Muhalefetteki Podemos partisinin lideri İone Belarra da, ABD merkezli Meta şirketine ait Instagram platformundan yaptığı paylaşıma, “işgalci İsrail’in askeri güçlerinin yasa dışı olarak Küresel Sumud Filosu’na el koyduğunu, soykırım gerçekleştirdiği son 23 ayda binlerce kez olduğu gibi yine savaş suçu işlediğini” vurguladı.
Küresel Sumud Filosu’nun çok farklı uluslardan, yüzlerce sivilden oluştuğunu, amaçlarının çok zaman önce hükümetlerin yapamadığını gerçekleştirerek Gazze’deki İsrail ablukasını kırmak olduğunu ifade eden Belarra, “filoya yardım etmeyen ülkeleri İsrail’in bu saldırısındaki suç ortağı olmakla” suçladı.
Belarra, “Küresel Sumud Filosu’nun korunması ve soykırımın durdurulması için herkesi seferber olup, yarın İspanya’daki tüm kentlerde gösteri yapmaya çağırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bask ve Katalonya’da faaliyet gösteren bazı siyasi partiler de Sumar ve Podemos’a benzer ifadelerle vatandaşlardan 2 Ekim’de sokaklara çıkıp, İsrail’i protesto etmelerini istedi.
Diğer yandan Filistin’e destek veren sivil toplum kuruluşları da, sosyal medya platformlarından “Mahallelerimizi Filistin bayrakları ile donatalım ve desteğimizi gösterelim, Filoya saldırdılar herkes sokağa” şeklinde ifadelerle, birçok kentte İsrail’e karşı gösteri yapılması için organizsyon yer ve saatlerini duyurdu.
Yunanistan
Muhalefetteki Radikal Sol İttifak (SYRIZA) Partisi Lideri Sokratis Famelos, yaptığı yazılı açıklamada, “Filistin halkına insani yardım götüren Küresel Sumud Filosuna yapılmakta olan saldırı, Netanyahu’nun katil ve terörist politikasının bir başka parçasıdır. İnsanlığa ve dayanışmaya yapılan saldırı uluslararası hukukun net bir şekilde ihlalidir. Ne hükümet ne de uluslararası toplum sessiz kalabilir.” ifadelerini kullandı.
Famelos, gönüllülerin yer aldığı gemilerden oluşan filonun, Gazze’deki çocuk ve sivillere yardım ulaştırana kadar desteğe ihtiyaç duyduğunu belirterek, İsrail’e yönelik sert yaptırımların ve gönüllülere tam koruma sağlanmasının da gerekli olduğunu kaydetti.
Yeni Sol Partisi Lideri Aleksis Hariçis de yaptığı yazılı açıklamada, “İsrail güçlerinin Küresel Sumud Filosu’na saldırısı hukuk dışı ve korkutucudur. Az önce Dışişleri Bakanı (Yorgos Yerapetritis) ile görüştüm. Kendisini bir kez daha, mantıklı olmaya davet ettim. Gemilerin Gazze’ye ulaşabilmesi, Yunan ekibin güvenliğinin garanti alınabilmesi için Yunanistan’ın müdahalede bulunmasını talep ettim. Yarın mecliste tüm demokratik muhalif partileri İsrail’in terör saldırısını kınamaya davet edeceğim. Meclis, Gazze’ye dayanışmanın ifade edildiği bir platform olsun.” ifadelerine yer verdi.
Hariçiş, tüm ülkede herkesi Küresel Sumud Filosu ve Filistin’e destek eylemlerine çağırarak, Küresel Sumud Filosu’ndaki aktivistlere hitaben “Birlikteyiz. Adaletin kazanması için sonuna kadar dayanışma.” vurgusunu yaptı.
Yeni Sol (Nea Aristera) lideri Aleksis Hariçis, meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada, “İsrail devleti, sabaha karşı uluslararası sularda insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu’na saldırdı. Bu eylem, uluslararası hukuka aykırı, terörist ve korsanca bir girişimdir.” dedi.
Hariçis, aralarında 27 Yunan vatandaşının da bulunduğu 500’den fazla kişinin yasa dışı alıkonulduğunu, Yunan heyetinde milletvekili Peti Perka’nın da olduğunu belirtti.
Hükümeti tüm sorumluluğu üstlenmeye çağıran Hariçis, “Miçotakis hükümeti, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için derhal harekete geçmelidir.” diye konuştu.
PASOK–KINAL Meclis Grubu Sözcüsü Pavlos Hristidis de hükümete çağrıda bulunarak, “Gazze’ye giden filoda bulunan Yunan vatandaşlarının nerede olduklarına dair kamuoyuna net bilgi verilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) milletvekili Nikos Karathanasopulos, “Bu korsan saldırı yalnızca insani yardım çabasını hedef almakla kalmadı, aynı zamanda uluslararası hukukun da açık ihlalidir.” şeklinde konuştu.
SYRIZA milletvekili Hristos Giannulis ise “Artık bu durum soykırımın da ötesine geçti. AB değerleri ve insani ilkeler doğrultusunda sesimizi yükseltmeliyiz.” dedi.
Fransa
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, “Gazze’ye giden Küresel Sumud Filosu İsrail makamları tarafından arama ve el konma işlemi ile karşı karşıya. Fransa İsrail makamlarını filodakilerin güvenliğini sağlamaya, konsolosluk koruması hakkını garanti etmeye ve en kısa sürede Fransa’ya dönmelerine izin vermeye çağırıyor.” ifadelerini kullandı.
Barrot, filodaki Fransız vatandaşlarının bölgeye seyahat etmemeleri konusunda uyarıldığını hatırlatarak, vatandaşlarının güvenliği için İsrail makamları ile iletişim halinde olduklarını kaydetti.
Fransa’nın bölgedeki önceliğinin ateşkes sağlanması, Hamas’ın elindeki esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımların büyük ölçüde ulaştırılması olduğunu vurgulayan Barrot, filodakilerin taşıdıkları insani yardımları bölgedeki yardım kuruluşlarına teslim etmesini istedi.
Fransa’da muhalefetten Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partisi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Bu gece, İsrail ordusu 40’tan fazla ülkeden yüzlerce katılımcının olduğu Küresel Sumud Filosu’na karşı yeni bir korsanlık eyleminde bulundu.” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, filoda ayrıca LFI parlamenterleri Rima Hassan, François Piquemal, Marie Mesmeur ve Emma Fourreau’nun da bulunduğu kaydedilerek, “Gazze’deki yasa dışı ablukasına ve soykırımına devam etmek için İsrail donanması, Küresel Sumud Filosu konvoyuna saldırdı, gemilere el koydu ve aktivistleri uluslararası sularda durdurdu.” denildi.
Günlerdir, aşırı sağcı İsrail hükümetinin filoya karşı neler yapacağını duyurduğu anımsatılan açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un eylemsizliği karşısında, filodaki Fransız vatandaşlarının ülkelerinin onurunu kurtardığı belirtildi.
Açıklamada, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na ilişkin saldırısı hakkında “(İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu ve ordusunun bu yeni saldırısını kınıyoruz.” ifadesi kullanıldı.
Filonun Gazze’deki soykırımı durdurmak için Avrupalı hükümetlerden daha fazlasını yaptığı vurgulanan açıklamada, “Gemilerin iade edilmesini ve kaçırılanların serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” denildi.
Açıklamada, Fransız vatandaşlarından söz konusu aktivistlerin serbest bırakılması talebiyle düzenlenecek tüm gösterilere katılması istenerek, “Bu haydut devlete yaptırım uygulamanın, onu ambargo altına almanın ve ateşkesi dayatmak için Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde uluslararası bir arabuluculuk gücünün konuşlandırılmasının zamanı çoktan geldi.” değerlendirmesine yer verildi.
Avrupa Parlamentosu
AP’deki Sol grup, İsrail ordusunun Küresel Sumud Filosu’na saldırısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, İsrail’in saldırısı sırasında aralarında Sol grup mensubu AP milletvekilleri Hassan ve Fourreau’nun da bulunduğu gemiyle canlı yayın bağlantısının kesildiği ve gemide bulunanların akıbetine ilişkin henüz bir bilgi alınamadığı belirtildi.
Mürettebatın güvenliğinden endişe edildiği belirtilen açıklamada, İsrail’e tüm alıkonulanların derhal serbest bırakılması çağrısı yapıldı.
Açıklamada Hassan’ın saldırıdan önceki son sözlerine şöyle yer verildi:
“Onlarca insani yardım gönüllüsü ve yurttaş tamamen yasal ve şiddet içermeyen bir görev yürütüyor. İsrail’in uluslararası sularda gerçekleştireceği herhangi bir gözaltı, deniz hukuku ve insancıl hukuk da dahil olmak üzere uluslararası hukukun ağır ihlali anlamına gelir.”
Açıklamada ayrıca AP’nin Filistin Delegasyonu Başkanı Lynn Boylan’ın da şu tespiti aktarıldı:
“Bu, son aylarda İsrail’in Gazze’ye insani yardım ulaştırmaya çalışan aktivistleri üçüncü kez alıkoymasıdır. Filoda bulunanlar, dünya liderlerinin cesaret edemediği bir şeyi yapıyor: Filistin halkına insani yardım ulaştırmak.”
Boylan, AB’yi İsrail’e yaptırım uygulamaya çağırarak, “Tüm alıkonulanların güvenliğinin sağlanması ve serbest bırakılması uluslararası toplumun sorumluluğudur.” vurgusunu yaptı.
İrlanda
İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins yaptığı yazılı açıklamada, Orta Doğu’ya barış getirme taahhüdüyle birçok ülkenin geçen haftalarda Filistin Devleti’ni tanıdığını hatırlattı.
Gazze’ye insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu’nda 40’tan fazla ülkeden yaklaşık 500 aktivist bulunduğuna değinen Higgins, “Çaresizce yardıma ihtiyaç duyan insanlara ulaşmayı hedefleyen bir filonun engellendiği bir durumda, bu taahhüde ne olduğunu sormamız gayet mümkündür.” ifadelerini kullandı.
Higgins, filodakilerin güvenliğinin herkes için bir endişe konusu olduğunu belirterek, “Gazze ve Batı Şeria, Filistin Devleti’nin parçasıdır. Filo, insani misyonunu işgal altındaki o topraklarda gerçekleştirecek.” vurgusunu yaptı.
Gazzeliler için Gazze’deki bazı bölgelere girişin tehlikeli olduğunu anımsatan Higgins, bunun sivillerin durumunu daha da zorlaştırdığını ifade etti.
Higgins, “Uluslararası hukukun artık açıkça kabul edilen ihlalleri ve Uluslararası Kızılhaç Komitesinin Gazze’deki sivil halka yönelik faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmasıyla birlikte tüm bu gelişmeler bütün dünyayı alarma geçirmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerinden mevkidaşlarıyla gelişmeleri ele aldıklarını kaydeden İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Simon Harris, “Bu geceki haberler oldukça endişe verici. Küresel Sumud Filosu, korkunç bir insani felakete ışık tutmayı amaçlayan barışçıl bir görevdir.” görüşünü paylaştı.
Harris, uluslararası hukuka uygun davranılması ve filodakilere de uluslararası hukuka uygun muamele edilmesi gerektiğini vurguladı.
İrlanda Dışişleri Bakanlığı da “Filonun engellendiğinden haberdarız ve filodaki İrlandalılarla temas halindeyiz. İrlanda vatandaşları önceliğimiz olmaya devam ediyor.” açıklamasında bulundu.
Olaydan doğrudan etkilenenlere ve ailelerine destek verileceğine işaret edilen açıklamada, “Etkilenen vatandaşları olan diğer AB üye ülkeleriyle birlikte Tel Aviv’deki büyükelçiliğimiz ilgili makamlarla iletişim halindedir.” ifadesine yer verildi.
Öte yandan İsrail’in yasa dışı şekilde ele geçirdiği filodaki Spectre gemisinde yer alan İrlandalı senatör Chris Andrews’ün partisi Sinn Fein, Andrews’ün bir görüntüsünü paylaştı.
Görüntülerde Andrews, “Merhaba. Benim adım Chris Andrews. İrlandalıyım. Eğer bu videoyu izliyorsanız İsrail işgal güçleri tarafından rızam dışında kaçırıldım demektir.” ifadelerini kullandı.
Andrews, “İnsani misyonumuz tamamen şiddetten uzak ve uluslararası hukuka uygundur. Hükümetimizden benim derhal serbest bırakılmamı isteyin.” açıklamasında bulundu.
İran
İran resmi haber ajansı IRNA’ya göre, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi ise saldırıyı, “terör eylemi” olarak nitelendirdi.
Gazze halkına destek amacıyla yola çıkan Sumud Filosu’ndan övgüyle söz eden Bekayi, İsrail’in gemilere saldırısının uluslararası hukuku ihlal eden bir terör eylemi olduğunu vurguladı.
Güney Afrika
Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Güney Afrika hükümetinin,gelişmeleri yakından takip ettiği vurgulanarak, “Tarafları, durumu tırmandırabilecek veya insan hayatını tehlikeye atabilecek tek taraflı eylemlerden kaçınarak azami itidal göstermeye davet ediyoruz.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, filoda bulunan kişilerin emniyetinin ve fiziksel bütünlüğünün son derece önemli olduğu kaydedilerek, “Bu gemilere uluslararası sularda herhangi bir askeri müdahale veya zorla alıkoyma, uluslararası hukuk normlarının ve temel insan haklarının ağır ihlali olacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Filonun, tamamen sivillerin öncülüğünde, barışçıl ve insani bir misyonla yola çıktığına işaret edilen açıklamada, Filistin halkının Gazze’de karşı karşıya kaldığı ağır ve acil insani ihtiyaçlara dikkat çekmeyi ve yaygın ıstırabı hafifletmek için hayati yardımlar ulaştırmayı amaçladığına dikkat çekildi.
Açıklamada, Filistinli sivil nüfusun, gıda güvensizliğinin felakete varan boyutları ve kıtlık tehdidiyle başa çıkabilmesi için acilen korunmaya ve sürdürülebilir insani yardıma ihtiyacının olduğu belirtilerek, “Uluslararası toplumu ve ilgili tüm tarafları, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye ve insani misyonların güvenli ve engelsiz geçişini sağlamaya çağırıyoruz.” denildi.
Pakistan
Pakistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, uluslararası aktivistlerin yasa dışı alıkoyulmasıyla İsrail’in uluslararası hukuku ve uluslararası insancıl hukuku bariz ihlal ettiği belirtildi.
Bunun, İsrail’in Gazze’yi yasa dışı ablukasının ve saldırganlık örüntüsünün bir parçası olduğu ifade edilen açıklamada, “İnsani yardımın kasıtlı engellenmesi, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi kapsamında işgalci güç olarak İsrail’in yükümlülüklerinin ciddi ihlalidir.” ifadesine yer verildi.
Açıklamada, Pakistan’ın “işgal altındaki tüm Filistin topraklarında derhal, koşulsuz ve kalıcı ateşkes, insani yardıma kesintisiz erişim, insani yardım çalışanları ve filodaki aktivistlerin derhal serbest bırakılması, uluslararası hukuka tam saygı ve İsrail’in uluslararası hukuku ihlallerinden sorumlu tutulması” çağrısı yapıldı.
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar da ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısını kınadı.
Malezya
Malezya Başbakanı Enver İbrahim, Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, filoda sivillerin, Gazze için insani yardım götürdüğünü ancak “sindirme ve baskıya” maruz kaldıklarını vurgulayarak “İsrail, insani yardımı engelleyerek Filistin halkının hakları ve dünyanın vicdanına tamamen saygısızlık göstermiştir.” ifadesini kullandı.
Malezya’nın, özellikle vatandaşlarına ilişkin konularda İsrail’in sorumlu tutulması için elinden gelen her türlü meşru yolu kullanacağını belirten Enver, “Filistin halkı temel haklarından mahrum bırakıldığı sürece Malezya kararlı bir şekilde onlarla olacaktır.” dedi.
Maldivler
Maldivler Devlet Başkanı Muhammed Muizzu, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, İsrail’in uluslararası sularda insani yardım taşıyan sivil gemilere yönelik saldırısını şiddetle kınadı ve İsrail’in uluslararası hukuku devamlı ihlallerine karşı kesin adımlar atma çağrısında bulundu.
Muizzu, “Özgürlük ve temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılan nüfusa insani yardım taşıyan konvoyu hedef almak insaniyete ve uluslararası hukuka ciddi hakarettir.” ifadesini kullandı.
Brezilya
Brezilya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in aralarında parlamento üyesi olan Brezilya vatandaşlarının da bulunduğu filoya saldırısının “endişeyle” takip edildiği belirtildi.
Uluslararası sularda seyrüsefer serbestisi ilkesi hatırlatılarak filonun barışçıl olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’in, “barışçıl aktivistlerin haklarını ihlal eden ve fiziksel güvenliğini tehlikeye atan” saldırısının onaylanmadığı ifade edildi.
Açıklamada, İsrail’in yasa dışı alıkoyduğu aktivistlerin güvenliğinden sorumlu olduğu vurgulanarak Brezilya’nın İsrail’e Gazze Şeridi’ne insani yardım girişi ve dağıtımına yönelik ablukasını sona erdirmesi çağrısı yapıldı.
Venezuela
Venezuela Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada İsrail’in saldırısı “korkakça korsanlık eylemi” şeklinde nitelendirilerek şiddetle kınandı.
Açıklamada, bu saldırının “Siyonist rejimin suçlu doğasını ortaya koyduğu” ifade edilerek İsrail’in insani yardımlara yönelik ablukasının kasıtlı bir savaş aracı olduğu ve bir halkı açlık yoluyla yok etme niyeti olduğu belirtildi.
“Dünya barışına yönelik tek gerçek tehdit, uluslararası hukuku ve insanlık onurunu sistematik olarak ihlal eden sömürgeci ve apartheid ideolojisi olan siyonizmdir.” ifadesi kullanılan açıklamada, Venezuela’nın Filistin’e desteği yinelendi.
Kolombiya
Kolombiya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısı kınandı.
Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail’in Kolombiya’daki tüm diplomatlarını sınır dışı edeceklerini duyurdu.
Küba
Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel, Amerikan X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail’in filoya saldırısını şiddetle kınadıklarını belirtti.
Canel, “Bu kınanması gereken eylemler, İsrail’in sınırı olmayan soykırımcı temelini doğruluyor.” ifadesini kullanarak filodaki aktivistleri desteklediklerini kaydetti.
Bolivya
Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na saldırısını şiddetle kınadı.
Saldırının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Arce, uluslararası topluma bu “yeni barbarlığa” sertçe karşı çıkıp kınama çağrısı yaptı.
Şili
Şili Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in filoya saldırısından derin endişe duyulduğu ve bunun, seyrüsefer serbestisini ihlal ettiği belirtildi.
Açıklamada, filodaki gönüllülerin ve mürettebatın güvenliğinin sağlanması ve Gazze’ye insani yardımların derhal ve engelsiz ulaştırılması çağrısı yapıldı.
Uruguay Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail’in filoya saldırısından derin endişe duyulduğu bildirildi.
Bulgaristan
Başbakan Jelyazkov, Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Gayriresmi Toplantısı ile Avrupa Siyasi Topluluğu 7. Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Danimarka’nın Kopenhag kentinde basın mensuplarına açıklama yaptı.
İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze’ye doğru yol alan Küresel Sumud Filosu’nda bir Bulgaristan vatandaşının bulunduğunu doğrulayan Jelyazkov, “İsrail makamlarıyla iletişime geçtik ve Küresel Sumud Filosu’nda bir Bulgaristan vatandaşının bulunduğu bilgisini paylaştık. Ayrıca, uluslararası hukuk kurallarına uymaları yönünde çağrıda bulunduk.” dedi.
Jelyazkov, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’nın filonun hareketlerini başından bu yana izlediğini vurgulayarak, “Konsolosumuzun, vatandaşımız Vasil Dimitrov’u ziyaret etmesinin ardından konu hakkında daha fazla bilgi edineceğiz.” ifadelerini kullandı.
Tunus
Tunus’taki Nahda Hareketi, İşçi Partisi, Cumhuriyetçi Parti ve Halk Hareketi, ABD merkezli Meta şirketine ait Facebook platformundan İsrail’in filoya saldırısına ilişkin açıklamalar yaptı.
Nahda Hareketi’nden yapılan açıklamada, “Filo suç teşkil eden bir saldırıya maruz kaldı ve Gazze’ye uygulanan ablukayı kırmak ve kıtlık ile soykırım suçunu sona erdirmek için dünyanın dört bir yanından gelen özgür aktivistler yasa dışı şekilde alıkonulmuştur.” ifadelerine yer verildi.
Tunus’un bu soylu hareketin organizasyonuna katılmaktan ve filonun yola çıktığı merkezi noktalardan biri olmaktan onur duyduğuna işaret edilen açıklamada, uluslararası toplum ile Birleşmiş Milletlere (BM) aktivistleri koruma ve derhal serbest bırakılmaları için gerekli tüm önlemleri alma çağrısı yapıldı.
İşçi Partisi de filoya yönelik saldırının “devlet terörü ve dizginsiz zorbalık” olduğunu belirtti ve Gazze’ye ve filo yolcularına destek için küresel çapta bir hareket çağrısında bulundu.
Cumhuriyetçi Parti’den yapılan açıklamada, İsrail ordusu tarafından alıkonulan filo yolcuları için özgürlük talep edilerek, aktivistleri “kahramanlar” olarak nitelendirildi.
Halk Hareketi ise filoya yönelik saldırının “uluslararası yasalara ve insani normlara yönelik açık bir meydan okuma ve Siyonist işgalcilerin saldırı, abluka ve açlığa yönelik yaklaşımının devamı” olduğunu belirtti.
Bunun “insanlığa ve uluslararası hukuka karşı yeni bir suç” teşkil ettiği ifade edilen açıklamada, gönüllü sivillerin hedef alınmasının “Siyonist varlığın terörist karakterini açığa çıkardığı ve ablukayı kalıcı hale getirme ısrarını gösterdiği” kaydedildi.
“Barışçıl sivillerin kaçırılması, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir”
İsrailli hak örgütü Adalah’tan yapılan yazılı açıklamada, Küresel Sumud Filosu’nun İsrail’in Gazze’ye uyguladığı yasa dışı ablukayı kırmaya çalışan barışçıl bir insani yardım misyonu olduğuna işaret edilerek filoya yapılan saldırı “en şiddetli şekilde” kınandı.
İsrail’e yasa dışı el koymayı durdurma, gemilerin Gazze’ye geçişine izin verme, gözaltına alınan aktivistleri derhal serbest bırakma ve el konulan yardım malzemelerini iade etme çağrısı yapılan açıklamada, “Filistin karasularına doğru seyreden uluslararası sularda barışçıl sivillerin kaçırılması, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir.” ifadesi kullanıldı.
Adalah, filodaki aktivistleri İsrail makamları nezdinde hukuki olarak temsil edeceğini ve öngörülen yasa dışı gözaltılara itiraz edeceğini duyurdu.
Katar
Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak için Gazze’ye doğru yola çıkan filonun İsrail tarafından uluslararası karasularında uğradığı saldırının şiddetle kınandığı ifade edildi.
İsrail’in söz konusu saldırısının, uluslararası hukukun açık ihlali ve seyrüsefer özgürlüğü ile deniz güvenliğine karşı tehdit oluşturduğu kaydedildi.
Filoya katılanların güvenliğinin sağlanması ve derhal serbest bırakılması gerektiği vurgulanırken, saldırıyla ilgili soruşturma açılması ve sorumluların adalet karşısında hesap vermesi gerektiğine işaret edildi.
Uluslararası topluma ahlaki ve hukuki sorumluluğunu yerine getirme, İsrail’in uluslararası insancıl hukuka yönelik ihlallerine kararlılıkla karşı koyma çağrısı yapıldı.
Açıklamada ayrıca, Gazze’nin tüm bölgelerine insani yardımların güvenli, sürdürülebilir ve engelsiz şekilde ulaştırılmasının garanti altına alınması gerektiği belirtildi.
Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısı kınandı.
Bakanlığın açıklamasında, İsrail tarafından uluslararası sularda durdurulan Küresel Sumud Filosu’ndaki Ürdünlülerin durumunun bakanlık tarafından takip edildiği aktarıldı.
Ürdün vatandaşlarının güvenliğinden İsrail’in sorumlu tutulduğu açıklamada, söz konusu kişilerin herhangi bir zarara maruz bırakılmaması uyarısında bulunuldu.
Açıklamada sözlerine yer verilen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Fuad Macali de “Bakanlık, Operasyon ve Konsolosluk İşleri Müdürlüğü aracılığıyla bazı Ürdün vatandaşlarıyla doğrudan temas halinde olup, durumlarını kontrol ediyor. Güvenliklerini sağlamak, haklarına saygı göstermek ve Ürdün’e dönüşlerini güvence altına almak için gerekli tüm önlemleri alıyor ve iletişimi sağlıyor.” ifadesini kullandı.
Mecali, bakanlığın “kardeş ve dost ülke vatandaşlarının tahliyesi için talep edilen her türlü mümkün ve gerekli yardımı sağlayacağını belirtti.
İsrail’in filoya yönelik saldırısını kınayan Mecali, saldırının, uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu, seyrüsefer özgürlüğüne tehdit oluşturduğunu ve sivillerin hayatını tehlikeye attığını dile getirdi.
Mecali, uluslararası toplumun hukuki ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmesi, İsrail’i uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uymaya zorlaması ve Gazze Şeridi’ne yönelik saldırının yol açtığı olağanüstü felaketle mücadele etmek için Gazze’ye insani yardım girişine yönelik tüm kısıtlamaları kaldırması gerektiğini vurguladı.
Umman
Umman Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Umman Sultanlığı, İsrail’in Gazze Şeridi’ne acil insani yardım malzemeleri taşıyan Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısını kınıyor.” ifadeleri yer aldı.
İsrail’in uluslararası hukuku ve uluslararası insancıl hukuku açıkça ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“İşgalciler, Gazze Şeridi’ndeki açlık felaketinin sonlandırılması için yükselen uluslararası çağrılara rağmen insanlık dışı eylemlerini sürdürmekle, açlığı bir savaş aracı olarak kullanan sistematik politikasından geri adım atmadığını teyit ediyor.”
Gazze Şeridi’ne insani yardımların girişine yönelik engellemelere derhal son verilmesi ve İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü açlık felaketine karşı uluslararası topluma harekete geçme çağrısı yapıldı.
Güney Afrika
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, yaptığı açıklamada, filoya gerçekleştirilen saldırının Gazze’de yaşanan acıları dindirmeyi ve bölgede barışa katkıda bulunmayı amaçlayan küresel dayanışmaya karşı işlenmiş ciddi bir suç olduğunu belirtti.
Ramaphosa, “Hükümetimiz ve ülkemiz adına, uluslararası sularda kaçırılan Güney Afrikalıların derhal serbest bırakılması ve insani yardım taşımaya çalışan diğer ulusların vatandaşlarının da serbest bırakılması için İsrail’e çağrıda bulunuyorum.” dedi
Filonun uluslararası sularda engellenmesinin, uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Ramaphosa, “Bu eylem, filoda yer alan onlarca gemide hangi ülkelerin bayrağı dalgalandıysa o ülkelerin egemenliğinin ihlalidir.” diye konuştu.
Ramaphosa, bu eylemin ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) insani yardımın kesintisiz akması gerektiğini belirten kararını da ihlal ettiğini vurgulayarak, Güney Afrika’nın, bu filonun taşıdığı hayat kurtarıcı yükün Gazze halkına ulaşmasını sağlanması için İsrail’e çağrıda bulunduğunu aktardı.
Filonun, İsrail ile çatışma değil, Gazze ile dayanışmayı temsil ettiğini belirten Ramaphosa, “Bu kaçırmaların Orta Doğu’da barışı güvence altına alma çabaları bağlamında hiçbir amacı olmadığını düşünerek, insan hakları savunucularının serbest bırakılmasını bekliyorum.” dedi.
Alıkoyulan Güney Afrikalılar arasında Nelson Mandela’nın torunu da var
Resmi açıklamalara göre filoda insan hakları aktivistleri, avukatlar, doktorlar ve gazetecilerin yer aldığı 9 kişilik bir Güney Afrika heyeti yer alıyor.
Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Nelson Mandela’nın torunu Nkosi Zwelivelile Mandela’nın da aralarında bulunduğu en az 3 Güney Afrikalı aktivistin İsrail tarafından alıkonulduğunu bildirildi.
KKTC
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İsrail’in Gazze’ye doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na saldırısını ve aktivistleri alıkoymasını kınadı.
KKTC Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada Tatar, Küresel Sumud Filosu’na İsrail’in yaptığı saldırının, Gazze’de aylardır süren ve masum sivilleri hedef alan soykırımcı müdahalenin bir parçası olduğunu belirterek, “Dünya kamuoyu artık açıkça görmektedir ki, İsrail’in sistematik şekilde uyguladığı şiddet ve kuşatma, Filistin halkını yok etmeye yönelik bilinçli bir politikanın tezahürüdür.” ifadelerini kullandı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar açıklamasında, Gazze’de bugüne kadar, çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 66 binden fazla sivilin İsrail’in acımasız saldırıları sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
“İsrail’in Filistin halkına yönelik ablukasını kırmak ve Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekmek için yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na, uluslararası sularda, İsrail tarafından yapılan askeri müdahaleyi en güçlü şekilde kınıyorum.”
Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Filistin halkının kanı üzerinden İsrail aracılığıyla kendi silahlanma programlarını ilerletmesinin en basit insani değerlere dahi aykırı olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının, Filistin halkının yanında olduğunu ve onların özgürlük ve onur mücadelesini daima desteklediklerinin altını çizdi.
Öztürkler’den İsrail’e kınama
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler de yaptığı yazılı açıklamada, İsrail’in Gazze’ye doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na saldırısını ve aktivistleri alıkoymasını, “insanlığın ortak vicdanına yapılan bir saldırı” olarak nitelendirdi.
Öztürkler açıklamasında, İsrail’in tüm savaş suçlarını işlediğini ve insani değerleri yerle bir ettiğini belirterek, Sumud Filosu’na saldırıyı şiddetle kınadığını vurguladı.
Öztürkler, uluslararası kuruluşların İsrail’e karşı sessiz kalmaması gerektiğini dile getirerek, Gazze’de daha fazla insanlık suçu işlenmeden “derhal ateşkes sağlanması” ve “bölgeye insani yardımların kesintisiz şekilde ulaştırılması” çağrısında bulundu.